3 Ağustos 2012 Cuma

ÇOK UZAKSIN


Saatlerce seni düşündüm bu gece. Gün aydınlanmaya başladı. Ne düşündüm, neden düşündüm hepsi silindi şuanda zihnimden. Sadece düşündüm. Unutmak istedim bazı anlar. Silmek istedim seni. Bir romanımda ki karakter olmanı istedim seni acımasızca öldürmek adına. Acılar içinde kıvranarak yazdığım bir şiirim olmanı istedim. Seni silmek istedim. Unutmak istedim. Ama bu olanaksızdı. Unutmak derken bile dilimin ucuna geliyordu ismin. Çalan her telefonda ahizeyi kaldırırken senin sesini işitme umutlarıyla kaldırıyordum. Bu olamazdı. Seni unutmazdım.

Başkasını sevmek istedim. Aşk sözcüğünün yerine herhangi başka birini koymak istedim. Dudakları senin kadar güzel olmayan, gözleri senin kadar narin olmayan, bakışları senin bakışların kadar duru ve ılık olmayan herhangi birini sevmek istedim. O insana bağlanmak istedim. Şiirlerin romanların onun için dudaklarımdan çıkmasını ve sözcüklerin harflerinin arasına onun isminin kokusunun sinmesini istedim. İsimler koydum isminin yerine. Bana aynı hissi verecek, aşk dediğimde aklımda ismi ve bakışları canlanacak ruhlar koydum kalbime. Defalarca farklı isimlerle farklı hayaller kurdum. Bazen mevsim kış oluyordu. Hava karlıydı. Bir çocuğun ayak bileklerine kadar kar vardı dışarıda. Rüzgâr çöp gibi savuruyordu kar tanelerini. Ve biz evimizde veya bir pastanenin sıcak bölmesinde kahvelerimizi yudumluyorduk bu manzaraya karşı. Bazen akşamüstüydü vakit. Veya Kadıköy’deydik. Sahildeydik. Yürüyorduk. Gelecek planlarımızdan bahsediyorduk. Birbirimizle doluydu gelecek hayallerimiz. Ya da otobüsteydik. Uzak bir kente gidiyorduk, başını yaslamıştı bana isminin yerine iliştirdiğim ruh. Başının sıcaklığını hissediyordum göğsümün üzerinde. Fakat olmuyordu. Senin başının sıcaklığı kadar dinlendirmiyordu beni. Seninle atılan adımlar kadar melodili değildi attığımız adımlar. Ve kahve kokusu senin yanında olduğum anlar kadar hoş gelmiyordu. Daha suniydi hepsi. Daha yapmacıktı cümleler. Daha baştan savma geliyordu anılar. Anlatılanlar daha yalandı.

Sana yakın olmak istedim sadece veda edebilmek için. Sadece veda sözcüğünü dilime dolayıp veda temalı bir görüşme yapmak için sana yakın olmak istedim. Veda etmek istedim geri döndüğümde ellini tutabilmek için kavuşma neşesiyle. Kavuşma neşesiyle ellerini tutabilmek için veda etmek istedim. Sahte vedalar için yakın olmak istedim sana. Uzaktasın şimdi. Aslında hep uzaktasın. Mektuplarının adresime uğramadığı, ahizenin öbür ucunda sesinin olmadığı ve bakışmalarımızda yüzümüzde tebessümler uçuşmadığı günden beri uzaksın sen. Aynı otobüsün farklı koltuklarında oturup ta birbirimizi görmüyormuşçasına bir tiyatro oynadığımız günden beri uzaksın. Aynı durakta farklı kapılardan inip te göz göze geldiğimiz an iki yabancıyı oynadığımız günden beri uzaksın sen bana.

Uyumak istedim. Acılarımı birkaç saatliğine de unutabilmek adına uyumak istedim. Uykunun ruhumdaki morfin etkisi ile senden arınabilmek adına uyumak istedim. Fakat gözlerime uyku girmiyordu. Düşlerimde anılarımızın sineması sahneleniyordu sanki. Gün doğuyor. Uzaksın. İyi geceler mesajının ulaşamayacağı kadar uzaksın. Yâda aradığım zaman ahizeyi sesini duyamadan indireceğim kadar uzaksın. İçimdeki sensizliğe kulak vermeyecek kadar uzaksın.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

0kurken yaşadığımı hissettim.

Adsız dedi ki...

katılıyorum çok güzel bir yazı.

Adsız dedi ki...

Oldukça iyi

Bumerang - Yazarkafe
script>