29 Mart 2013 Cuma

“SENİ SEVİYORUM”


Hiç kimse senin kadar gerçek değil gibi klişelerle başlamayacağım bu yazıya. Klişeleri sevmediğimden değil senin klişelerden daha fazlasını hak ettiğini düşündüğüm için. Hayallerin en büyüğüydü bugüne kadar yazdığım her yazıda bahsettiğim “sevdiğim kadına seni seviyorum” dediğim anı yaşamak. Bana o anı yaşatan kadınsın sen. Seni tanıdığım ilk günden bugüne aslında içimde sana ne denli sevgi beslediğimi fakat kendime bile itiraf edemediğimi fark ettim “emrem” yazdığın dakika. Alnımdan ter damlaları süzüldü, parmaklarım birbirine karıştı. Devrik cümleler kurdum heyecandan. Saçmaladım belki. O an, rüya gibiydi, bir kelebeğin kısacık hayatında gördüğü bir rüya gibiydi benim için. İnanamıyordum sana “seni seviyorum” cümlesini yazdığıma. Rüya gibi geliyordu ve eğer rüyaysa uyanmak istemiyorum diye yazmıştım önümde açık duran günlüğün mürekkep kokulu sayfasına.

İlk defa “seni seviyorum” cümlesinin anlamını hak ettiğini düşündüm.  İlk defa bu kadar anlamlıydı bir cümle. Sevgi sözcüğünü bir kadın ancak bu kadar hak edebilirdi. Sevgi sözcüğü az kalıyordu aşktı bu. Her mesajına ellerim titreyerek cevap verdiğim konuşurken zaman zaman alnımdan ter damlalarının aktığı benim kendime bile itiraf edemediğim bir aşktı hem de. İtiraf edemediğim her gün içimdeki huzursuzluğun kendisi olan bir aşktı.

Yıllardır içimde gökten düşen bir örs gibi saplı kalmış boşluğun anlamını hak ederek dolduğunu hissettim. Sanki seni bekliyordu o boşluk orada. Sen, içimdeki yalnızlığı dolduran ve bana her nefesimde çok şanslı biri olduğumu hissettiren kadındın. “Seni seviyorum” cümlesinin anlamını sadece sen bu kadar hak edebiliyordu. Aşktı bunun adı, başka bir açıklama bulamıyordum. Sana yazmadığım her dakika huzursuz hissediyordum kendimi. Her an her saniye, İstiklal ’in nostaljik coğrafyasında adımlarım kaldırımları ezerken, bir ders saatinde sınıf sessizliğe büründüğü anda, kimi zaman caddede karşıdan karşıya geçerken, bindiğim vapur bebek iskelesinden uzaklaşırken ve akşam güneşinin denizdeki yakamozlarına dalmışken… Her an ne yaptığını merak ettiğim, her an aklımda olan ismin sahibiydin sen. “Seni seviyorum” cümlesinin anlama kavuştuğu noktaydın…


Aşkı yeniden öğrendim sanki şu birkaç günde. Aşkın içimde estirdiği heyecan fırtınasını, aşkın ruhumdaki egemenliğinin beni ne denli ayakta tuttuğunu fark ettim. Seni seviyorum cümlesine her duyguyu sığdırmayı öğrendim. Sevmeyi ,özlemeyi elini tutamamanın verdiği hüznü, masamın üzerinde duran fotoğrafından gözlerine dalıp gitmelerimin öyküsünü ve geri kalan her şeyi “seni seviyorum” cümlesiyle ifade etmeyi öğrendim. sen bana aşkı öğrettin.
Sen, “seni seviyorum” cümlesinin anlam kazandığı noktasın…

11 yorum:

Dilay dedi ki...

Arkadaşım sen nasıl bir varlıksın?

Çağrı dedi ki...

Sen mükemmelsin marjinal adam

Cansu dedi ki...

Oha diyorum :) Bu kızın yerinde olmak isterdim cidden

Deniz dedi ki...

Biraz hırçın, biraz sevimli, farklı birisiniz. İzmirdeki fuarınıza mutlaka gelicem. Siz aşkı derinden anlatıyorsunuz. Sizinle tanışmak isterim

Egemen dedi ki...

şair ruhlu adam

Yaren dedi ki...

Bir insan bu kadarmı sever? aşkı gerçekten hissederek yaşıyosun. diğerleri gibi değilsin. bir erkek böyle olmalı. herkes senin gibi olmalı. gönülden tebrikler

Zeynep dedi ki...

Yunus Emre gibisi varmı: YOKK onun yazılarını defalarca okuyorum. mükemmelsin melankolik insan

Gaye dedi ki...

O kadının yerinde olsam sana tapardım

Bahar_Su dedi ki...

Farklısın. Sen gerçekten sevip yazıyosun umarım karşılığınada bulursun :) başarılar melankolik adam

Semiha dedi ki...

Türkiyede çok melankoli üzüntü arabesk edebiyat var ama sen farklısın. arabeski kırolaştırmadan dozunu bilerek katıyosun. aşkı konu etmek değil direk aşkı yaşatıyosun insana sen :)

Elanur dedi ki...

O kızın yerinde olmak vardı gerçekten :)

Bumerang - Yazarkafe
script>