19 Ağustos 2012 Pazar

AMA VAZGEÇMİYORSUN




Ondan vazgeçmek istiyorsun. Tüm hücrelerine yerleşen sevgisinden, güldüğünde dudaklarının kenarında oluşan belli belirsiz gamzelerine takılı kalmaktan ve gamzelerin etrafında yarım gibi kıvrılan teninin dokusunun hasretini sürmekten kurtulmak istiyorsun. Her gece unutmak yalanıyla örtüyorsun onun açtığı yaraları. Her defasında da daha büyük yara açıyor sende. Sabah oluyor, güneş göz kapaklarının arasından gözlerine sızıyor. Uyanıyorsun. Yaptığın ilk iş telefonuna bakmak oluyor. Ondan bir mesaj görmek umuduyla… Dudaklarını büzüyorsun. Suratını asıyorsun. İşte o an günün melankolik bir insanın hayatına dönüyor. İsteksizce kalkıyorsun yataktan ve aldığın soluklarda bezginlik damgasını vuruyor.

Unutamayacağını çok iyi biliyorsun. Sadece deniyorsun. Yanlış kişi, farkındasın. Sevdiğin kişi o olmamalı. Senin dengin değil. Seni sevmiyor, seni hiçbir zaman sevmeyecekte. Şuan umurunda değilsin. Belki de şuan parmaklarının dokusu yabancı bir avcun teriyle yıkanıyor. Bunlar ve bunun gibi birçok düşünce geçiyor zihninden. Kızıyorsun kendine. Umutsuzsun ama umut yüklemeye çalışıyorsun ruhuna. Melankolinin sisini silmek istiyorsun gözlerinden. Canın acıyor her onu düşünme dakikalarında ve canın iki kat yanıyor onun başkasına sevgi sözcükleri fısıldama ihtimali yinelendikçe aklına. Kaçmak istiyorsun. Yüzünü yıkarken en samimi en yalın hasretlerden biri konuyor kalbine. O an sınırları alt etmek istiyorsun, aranızdaki duvarları yıkmak, uzaklıkları tek adımla aşmak. Onu hissetmek istiyorsun. Fakat aynaya baktığın an gözlerindeki umutsuzluk çekiyor dikkatini. Tüm umutlar tüm istekler tüm hayaller paramparça oluyor o an.

Ondan vazgeçmeyi deniyorsun gene. Onu unutmaya çalışıyorsun. Yanında değil, çok uzağında fakat seni yaralıyor gene. Açılan yaraların üzerini unutma temennilerinle kapatıyorsun. Mecalsiz çöküyor üzerine.. Dudakların büzülüyor. Canın konuşmak istemiyor. Her şey sevimsiz, her şey sıkıcı, her şey anlamsız geliyor. Onu unutmaya odaklanıyorsun. Unutamıyorsun. Defalarca ondan vazgeçmeyi deniyorsun fakat örümcek ağı gibi olmuş sanki o an aşk. Sen kurtulmak için çırpındıkça daha da bağlanıp kalıyorsun. Sonunda pes ediyorsun. Kendini hayatın akışına bırakıyorsun.


2 yorum:

ahmet dedi ki...

Sizi tanımıyorum ama yazınız güzel. tumblr da gördüm..

Melankolinin Günlüğü dedi ki...

teşekkürler

Bumerang - Yazarkafe
script>