13 Haziran 2012 Çarşamba

SEN GİTTİN, DÖNMEYECEKSİN


Alışmaya çalışırken sensiz bir geleceğe
Bir seher vakti gitmişsin
Sensizliğe attığım adımlarda tebessüm provaları yaparken
Sen gitmişsin çoktan
Soğumuş kahve fincanın
Telven soğumuş, gideli çok olmuş

Saatleri tutuyorum şimdi
Saat altı da gittin, altı buçukta ilk şiirimi yazdım yokluğuna
Saat yedi yedi beni düşünüyorsun
Avunmaya çalışıyorum bu çaresizlik piyesinde
Saatleri tutuyorum zihnimde
Aslında saatlerin bir önemi yok;
Yıl  dönümlerinde aynı hüzünleri katlanarak yaşamak dışında
Avunmaya çalışıyorum bu kırık aşk piyesinde

Kendi metnimi ararken, rolümü bile bulamamışım daha
Ben gideceğim derken,
Sisli seherlerde unutma provaları yaparken
Bir bakmışım sen çoktan gitmişsin
Kahven soğumuş,
Aklımda kalan son umutlar da her geçen dakika gelmeyişinle soluyor
Ve sonra bir sürü ihtimaller ve pişmanlıklar..

Gün doğuyor, gelen yok giden yok
Saat sekiz sekiz belki beni düşünüyorsun
Yada ben seni düşünüyorum sende başkasını
Kulaktan kulağa gibi…
Çaresizce bir balkondan sallandırdığım eller;
Yıpranmış nasırlı parmaklar
Senin ellerinde ısınmak istiyor bu ağustos esintisinin üşüttüğü eller

Her gelen otobüsün inen yolcularına bakıyorum
Belki geri gelirsin umuduyla
Aslında gelmeyeceğini de biliyorum
Sönmüyor ama içimdeki bu umut ateşi
Kalbim gelmeni istiyor çünkü
Umut adını veriyorum bu isteğe…
Fakat yoksun sen
Gittin, gelmeyeceksin
Bir dolu çehre, bir dolu beden iniyor otobüslerden
Ve ağustos serinini kaplayan izmarit kokusu
Öksüren, paslı ciğerler

Saat dokuz dokuz beni düşünmüyorsun, buna şüphe bile yok
Ama içimde gene bir umut
Tebessüm provalarındaki gibi yalandan gülüşlerle izliyorum aşınan kaldırımları
Sana dair bir iz ararken akrep seni uzaklaştırıyor sanki benden
Yelkovanın adımları daha da hızlanıyor sanki
Dalıyor gözlerim, paslı ciğerler öksürüyor

Ayaklar altında can çekişen kaldırımlardan birinde sana benzer bir beden
Elinde somon bir çanta
Fakat sen değilsin,  kalbim amaçsızca heyecanlanıyor bir anlık
Arkasından gelen bir adam koluna giriyor
Başımı önüme eğiyorum, izmarit kokan havayı çekiyorum içime..

Saat on on fakat senden ne bir iz ne bir haber
Gitmişsin bu böyle, ama hala mahmur gözlerim sokaklarda turluyor
Kahven buz gibi, kaleminde yok ortalarda
Anlaşılan yazacaksın da… Belki bana yazarsın
Sonra tekrar barışırız,
Gene yüzümde tebessümlerin tomurcuklandığı günler gelir
Ne güzel kurduğum hayaller
Ama biliyorum gittin, gelmeyeceksin
Belki başkasıyla el elesin Haydarpaşa da bir trenin önünde
yada   Beyoğlun da birinle karşılıklı kahve içiyorsun, aynı düşlerdeki gibi
Belki de tek başına bir bankta.
Nereden bilebilirim ki?
 Gittin sen, gelmeyeceksin…
Beni sensiz bıraktın, dönmeyeceksin..
Ve şimdi ben sensizlik provalarının son sahnesinde
Çaresizliğe boğulmuş bir ifadeyle dalıyorum senin olduğun düşüncelere
Esir almış senin hatıralarını zihnim
Ben şimdi sensizlik provalarının son sahnesinde son diyalogunda
Ben şimdi hatıralarımızı unutma provalarının daha en başında
Gam ve keder dolu gözlerle dalmışım derin düşüncelere
Ben şimdi, Kapı çalar, açarım karşıma sen çıkarsın umuduyla
Ben şimdi, Otobüslerden inenlerden birisi olman umuduyla yaşıyorum
Ama sen gittin, gelmeyeceksin
Beni sensiz bıraktın, dönmeyeceksin

Hiç yorum yok:

Bumerang - Yazarkafe
script>