24 Kasım 2012 Cumartesi

BİR KADININ GÖZYAŞI

Hayatta ki en ufak suç bazen en büyük cezaya çarptırır insanı. Mesela bir kadın bakışlarına muhtaç bir vaziyetteyken ondan gözlerini kaçırman, göz pınarları son damlasına kadar doluyken ve puslu bir sonbahar havasında hava yağdı yağacak misali bir sağanak gözlerinde boşandı boşanacakken ona başını çevirmen, bazen seni en büyük cezaya bazen onu en büyük uçuruma iter. Hayatta ki en büyük bir kadının gözyaşlarının sebebi olmaktır sanırım, geçerli nedenler dâhilinde. Bir kadının gözlerinden akan yaş kimi zaman en zehirli yılanın dilinin altında büyük düşmanlarına karşı sakladığı zehrinden daha yakıcıdır. Damladığı yerde uçurumlar açar. Damladığı bedende izler bırakır. Damladığı kalpte derin yaralar açar. Bir kadının gözyaşını akıtmak hayatta yapılan en tehlikeli eylemdir fikrimce.

Hayatta en büyük tutsaklık bir kadının gözyaşlarına hapsolmaktır. Bir kadının gözyaşlarına hapsolan bir adamın adım atacak hali yoktur eğer gerçekten seviyorsa. Eğer gerçekten seviyorsa boğazında bir yanma hisseder. Ne yaparsa yapsın huzur bulamaz. Sürekli bir suçluluk duygusu, huzursuzluk,  suç işlediği halde saklayan bir çocuğun yüzünde oluşan endişeli ifade belirir yüzünde. Hiçbir şeyden zevk alamaz. Hiçbir şey tatmin etmez.

Bir kadının gözyaşına bağlıdır kimi zaman yaşamak. Onunla kuruyup onunla akmak onun çizdiği çizgi üzerinde adım atmak. İzinden ayrılmamak. Peşinden gidip te değmemek. Bir kadının gözyaşı yakıcıdır, alev gibi. Bir kadının gözyaşına hapsolmak en büyük suçların cezasıdır. Müebbet bir vicdan azabı ile aylarca yıllarca ne zaman biteceği belli olmayan bir hapis. Bir kadının gözyaşlarıyla uzatılan yâda sonlanan, parmaklıklar olmadan seni hapseden ceza bildirgesi.

Kimi zaman bakışını kaçırmak bile suçtur bir kadın için. Saç tellerini okşamamak, başının sıcaklığını yeterince kalbine sığdıramamak… Onun kokusunu yeteri kadar ezberlememek, bakışlarına verilmeyen ufak bir karşılık… En büyük suçtur bir kadın için. Bir kadının gözlerinden gelen yaş kimi zaman anlara bağlıdır birkaç saniyeye, birkaç dakikaya. Bazen bir saniyede insan yalnızlıktan arınacak şansı bulur. Sadece bir saniyede belki iki yâda üç yâda bir bakış süresi kadar. Bazen saniyelerle söner umutlar, kaçırılan hayaller, yaz sıcağında buzdan bir heykel gibi eriyen düşler ve nice kurgulamalar. Fakat bir kadının gözyaşı, hepsinden daha etkilidir. Bir erkeği zehirleyebilecek en kuvvetli zehirdir. Ilık bir damla, gözlerden gökyüzünde güneşli günlerde dolaşan aheste bulutlar gibi süzülen ve bir sonbahar günü sokakta adım atacağın noktaya yavaşça düşen kurumuş sarımtırak bir yaprak gibi… Fakat öldürücü. Saniyeler içinde bir insanın vicdan duygusuyla yerle bir etmeye hazır, en bükülmez bedenleri bile dizlerinin üzerine eğdirecek, en güçlü ruhları bile yerle bir edecek kadar güçlü bir zehir, masum bir damla görünümünde. Kış günü gökyüzünden insanın burnunun üzerine düşen yağmur damlaları kadar masum. Anlık bir olay. Müdahale edilemeyecek kadar kısa ve zaman diliminde yeri belirsiz. Bir anda ortaya çıkan ve insanı bir anda öldüren tek bir damla yakıcı bir zehir. 





Hiç yorum yok:

Bumerang - Yazarkafe
script>