13 Eylül 2012 Perşembe

ALDATILMAK



Aldatılmak nedir? Aldatılmak illa seni severken başkasının elini tutması değildir ya da başkasının tenine dokunmasını değildir parmak uçlarının. Bazen sadece ona söylediklerinizi başka birinin ağzında duymaktır aldatılmak. Bazen sadece yalnızca ona söylediğiniz ve kimsenin bilmesini istemediğiniz sözcükleri yabancı dudaklardan duymaktır. O an, tüm inancınızın yerle bir olduğunu hissedersiniz, tüm ışıklar sönük gelir. Tüm ışıkları kapatmak gelir içinizden. Onu hatırlatan tüm objeleri kırmak, parçalamak gelir. Fakat tüm bunlar için yorgun hisseder insan kendini. Bir kenara çekilip bir kuytu köşe bulup saatlerce dinlenmek ister. Sonu gelmeyen bir uyku ister mesela. Işıkları söndürmek geçer içinden. Hatta gündüzse gece olmasını ister insan. Karanlığa çekilip karanlığı üzerine örtü yapıp hıçkırıklarla ağlamak ister insan. İçindeki kayboluşa, içinde ona sakladığı ve şimdi yerle bir olan inancın boşluğuna alışamaz, yalnız hisseder kendini. Kimseye güvenmek gelmez o an. Herkes aynıdır. Hiçbir erkeğin birbirinden farkı yoktur ya da hiçbir kadının. Herkes aynıdır. Herkes yalancıdır o an gözünüzde.

Hiçbir şey umurunuzda olmaz. Ay ortadan ikiye yarılsa, gökyüzündeki yılsızlar ayaklarınızın ucuna dökülse birer birer, gündüz hiç bitmese ya da o gece çöken karanlık hiç kalkmasa, umurunda olmaz o an insanın. Etrafı kalabalık olsa, elini biri sıksa, göğsüne bastırsa "ben yanındayım" dese… İçinizdeki boşluğu dolduramaz o an. Güvenmek gelmez içinizden. En çok güvendiğinizi insana, en sevdiğiniz insana hayatta başınıza bir şey gelse belki ilk sayıklayacağınız isme karşı yerle bir olmuştur inancınız. Artık içinizden güvenmek gelmiyordur. Yalnız olduğunu hissediyordur insan o an kendini. Fakat Yalnızlık değildir bu duygu. Yalnızlıktan çok farklı bir duygudur, aldatılmanın ve yalnızlığın insana verdiği his iki akraba dilin farklı lehçeleri gibidir. Farklıdır. Biraz boşluk hissi, çaresizlik hissi ve en önemlisi en belirgini insanı en yıkan his en derinden vuran his; güvensizlik... 

İnsanın içinden hiç kimseye güvenmek gelmez o an, sanki herkes onun düşmanıdır ve yüzüne gülüyordur. Sanki etrafı tamamen çukurla doludur ve gülen yüzler bu çukurların üzerine örtülmüş yalancı çiçeklerdir, papatyalardır renkli menekşelerdir. Aldatılmak, aldanmak, güvenin kırılması… İnsanda kalıcı bir iz bırakacaktır üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin. Aldatılmak kalpte açılan bir yara gibidir. Neşter yarası gibidir ve izi hiç geçemeyecektir. Neşter yarası gibidir ne kadar kapansa da acısı hep üzerine basıldığında ilk gün ki kadar canını yakacaktır insanın. Hep bir güvensizlik olacaktır insanın içinde. Her sırrını her özgürlüğünü dudaklarından çıkan sözcük grubuyla birlikte birine emanet ederken hep bir kuşku kalacaktır içinde hep bir aldatılma korkusu…


Hiç yorum yok:

Bumerang - Yazarkafe
script>