10 Ekim 2015 Cumartesi

SEVE SEVE BİTİREMEDİM SENİ

İsmi unutulmuş, radyolarda çalmayan şarkılarda seviyorum seni. Güneşin doğmayı unuttuğu yağmurlu sabahların koynuna saklıyorum ismini. Bir insanın ismini kanayan yalnızlığına merhem yaptın mı hiç? İç kanamalarla sarsılırken bedenin ve göğüs kafeslerin her şiştiğinde bir ismin yokluğuyla sırılsıklam olurken yanakların, dudakların caddelerin isimlerini sayıklarken, tek bir isimle tüm mesafeleri yenebildin mi?
Seve seve bitiremedim seni. Bostancıda seviyorum, Galata’da seviyorum, aşiyanda sol yanıma çöken olmayışını sahipleniyorum. Kilometreler avuçlarımda ufalanıyor. Tek bir telefon, tek bir cümle, silip süpürüyor tüm özleme taslaklarını. Şehirler arası otoyollarda pencere kenarını tercih ediyorum. Ucu ve başı belirsiz bir otoyolda uzak sözcüğünü dudaklarının terinde ıslatırken bir insanı tüm hücrelerinde, tüm gözeneklerinde hissedebildin mi?
Akrep, yelkovan; zamana dair ne varsa kaskatı kesilirdi özellikle sen uyurken. Uyanma diye telefon açmaz, sol göğsüme ismini bastırırdım. Uykulu sesini ahizenin öbür ucunda duyana dek tükenmek bilmeyen bir sızı, bitmek bilmeyen alışagelmiş bir iç kanaması sürerdi. Birinin sesine sıkı sıkı sarılabildin mi hiç? Bir sesi tüm tonlarıyla sahiplenince o ses ne derse desin insanın iç sesin olur artık. Tüm cümleler aynı sesle tekrarlanır, tüm sessizlikler aynı sesle bozulur. Birinin sesini hiç sahiplendin mi?
İç sesim oldun çıktın sen. Seve seve bitiremedim seni

Hiç yorum yok:

Bumerang - Yazarkafe
script>